2 Aralık 2013 Pazartesi

Siyaset-i Van


Ne olacağını, ne yapılacağını konuşmuyoruz.

Seçime 4 ay kala biz hala sorunlarımızı, yapılması gerekenleri, projeleri konuşamıyoruz.

Varsa yoksa aday adayları arasından seçilecek olan adaylara ve iki partiden hangisinin kaybedeceğine takılıp kalmışız.

Kim bize ne vadedecek bilmiyoruz, Van’ı nereye götürmek istiyorlar, Van’ı nerede görmek istiyorlar haberimiz yok.

İki parti arasında sıkışmışlığın ve alternatifsizliğin yerel yönetimlere uzanan sancılarını hep bir arada yaşıyoruz.

Görüyoruz ki bu siyasi partilerin yetkili ve etkin isimleri bu sürece dair bir rol alıp, kamuoyunu heyecanlandıracak bir siyasi performans sergilemiyorlar.
 
Siyasette seçmeninize yapabileceğiniz en büyük haksızlık iddiasızlıktır.

AK Parti’de Büyük Şehir belediyesini almaya dönük en ufak bir heyecan ve eleştiri güruhu görülmediği gibi, BDP’de en başarılı Belediye Başkanlarının bulunduğu bölgelerde kadın aday uygulamasına giderek adeta seçmeninin memnuniyetini test ediyor.

Sanki herkes kaybetmek için çabalıyor.

 Aslında siyasi partilerimizin üzerine serpilmiş ölü toprağında suçu onlara yüklemenin doğru olmadığını düşünüyorum.

Suç öncelikle biz de, seçmenlerde.

Sırrı Süreyya Önder’in güzel bir sözü var; “Eski tarz belediyecilik, eski tarz siyaset mülga oldu, yok hükmünde artık. Farkında olmayanlar uzatmaları oynuyorlar. “Asfalt belediyeciliği” diyorum ben buna, bu belediyecilik bitti.”

Evet doğru diyor Sırrı Süreyya, bu siyasette bu belediyecilikte  bitti. Lakin İstanbul’da bitti, Ankara’da bitti, Diyarbakır'da bitti. Bizim buralarda bitmedi.

Biz seçmenlerin beklentisinin bu kadar düşük olduğu bir yerde ne mevcuttan nede başka bir partinin belediyeciliğinden temel hizmetler dışında çok bir şey beklenmemesi ve hizmette fazlasının da siyasetçiler tarafından benimsenmemesi doğaldır.

Bundan dolayıdır ki biz hala, adayların kim olacağını konuşup durmaktayız. Van’ın ne olacağını, nereye gitmesi gerektiğini, insanımızın yerel yönetim hizmetlerinde standartlarının ne olması gerektiğini,  Van’ın hangi gelişim aksı üzerinde yol alması gerektiğini ve burada yerel yönetimlerinin rolünün ne olacağını hiç tartışmaya dahi lüzum görmüyoruz.

Hepimiz biliyoruz ki demokraside çeşitlilik olsa dahi, önümüzdeki yerel seçimler bölgemiz adına iki partiden birinin galibiyetiyle sonuçlanacak.

Ancak bizim buralarda demokrasinin gelmiş olduğu çıtamı çok yüksek yoksa biz mi mevcudun gerisinde kalıyoruz bazen tereddüt ediyorum!

BDP ve AK Parti’den birinin kazanacağı seçimlere aylar kala karşılıklı centilmenlik anlaşması imzalanmışçasına ortada en azından olması gerektiği gibi demokratik bir eleştiri mekanizması yok.

Buradan bir seçmen olarak bende uyanan algı AK Partiye göre BDP’nin Van Belediyesinde başarılı olduğu, BDP’ye göreyse AK Partinin il geneli hizmetlerde başarılı olduğu yönünde.

Bunun başka bir izahı olamaz.

Hele ki Van Belediyesinin cari borcunun eski parayla 780 Trilyon olduğunu söylemek Saadet Partisi il Başkanına kaldıysa, Belediye bu iddiaya cevap vermiyor ve AK Parti’de üstelemiyorsa, yani işin doğrusu nedir ne değildir öğrenemiyorsak o zaman ne şiş yansın ne de kebap...  

Van en iyisini, benim desteklediğimi hak ediyor, kesin şu veya bu kazanacak gibi tek taraflı ve iddialı cümleleri çok doğru bulmuyorum ama bildiğim bir şey varsa o da söz konusu seçim yerel seçimlerse önce partilerin ve sonra siyasetçilerin iddialı ve vizyoner olmalarını açıkçası önce umut etmek en azından hakkımız olmalı.

Büyükşehir Adayları tamam gibi, diğer belediyeler için herkese aday toto için bol şans... 

 

    

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder