Ne olacağını, ne yapılacağını
konuşmuyoruz.
Seçime 4 ay kala biz hala
sorunlarımızı, yapılması gerekenleri, projeleri konuşamıyoruz.
Varsa yoksa aday adayları arasından
seçilecek olan adaylara ve iki partiden hangisinin kaybedeceğine takılıp
kalmışız.
Kim bize ne vadedecek bilmiyoruz,
Van’ı nereye götürmek istiyorlar, Van’ı nerede görmek istiyorlar haberimiz yok.
İki parti arasında sıkışmışlığın ve
alternatifsizliğin yerel yönetimlere uzanan sancılarını hep bir arada
yaşıyoruz.
Görüyoruz ki bu siyasi partilerin
yetkili ve etkin isimleri bu sürece dair bir rol alıp, kamuoyunu
heyecanlandıracak bir siyasi performans sergilemiyorlar.
Siyasette seçmeninize yapabileceğiniz en büyük haksızlık iddiasızlıktır.
AK Parti’de Büyük Şehir belediyesini
almaya dönük en ufak bir heyecan ve eleştiri güruhu görülmediği gibi, BDP’de en
başarılı Belediye Başkanlarının bulunduğu bölgelerde kadın aday uygulamasına
giderek adeta seçmeninin memnuniyetini test ediyor.
Sanki herkes kaybetmek için
çabalıyor.
Aslında siyasi partilerimizin üzerine
serpilmiş ölü toprağında suçu onlara yüklemenin doğru olmadığını düşünüyorum.
Suç öncelikle biz de, seçmenlerde.
Sırrı Süreyya Önder’in güzel bir
sözü var; “Eski tarz belediyecilik, eski tarz siyaset
mülga oldu, yok hükmünde artık. Farkında olmayanlar uzatmaları oynuyorlar.
“Asfalt belediyeciliği” diyorum ben buna, bu belediyecilik bitti.”
Evet doğru diyor Sırrı
Süreyya, bu siyasette bu belediyecilikte
bitti. Lakin İstanbul’da bitti, Ankara’da bitti, Diyarbakır'da bitti.
Bizim buralarda bitmedi.
Biz seçmenlerin
beklentisinin bu kadar düşük olduğu bir yerde ne mevcuttan nede başka bir
partinin belediyeciliğinden temel hizmetler dışında çok bir şey beklenmemesi ve
hizmette fazlasının da siyasetçiler tarafından benimsenmemesi doğaldır.
Bundan dolayıdır ki
biz hala, adayların kim olacağını konuşup durmaktayız. Van’ın ne olacağını,
nereye gitmesi gerektiğini, insanımızın yerel yönetim hizmetlerinde
standartlarının ne olması gerektiğini,
Van’ın hangi gelişim aksı üzerinde yol alması gerektiğini ve burada
yerel yönetimlerinin rolünün ne olacağını hiç tartışmaya dahi lüzum görmüyoruz.
Hepimiz biliyoruz ki
demokraside çeşitlilik olsa dahi, önümüzdeki yerel seçimler bölgemiz adına iki
partiden birinin galibiyetiyle sonuçlanacak.
Ancak bizim buralarda
demokrasinin gelmiş olduğu çıtamı çok yüksek yoksa biz mi mevcudun gerisinde
kalıyoruz bazen tereddüt ediyorum!
BDP ve AK Parti’den
birinin kazanacağı seçimlere aylar kala karşılıklı centilmenlik anlaşması imzalanmışçasına
ortada en azından olması gerektiği gibi demokratik bir eleştiri mekanizması
yok.
Buradan bir seçmen
olarak bende uyanan algı AK Partiye göre BDP’nin Van Belediyesinde başarılı
olduğu, BDP’ye göreyse AK Partinin il geneli hizmetlerde başarılı olduğu yönünde.
Bunun başka bir izahı
olamaz.
Hele ki Van
Belediyesinin cari borcunun eski parayla 780 Trilyon olduğunu söylemek Saadet
Partisi il Başkanına kaldıysa, Belediye bu iddiaya cevap vermiyor ve AK
Parti’de üstelemiyorsa, yani işin doğrusu nedir ne değildir öğrenemiyorsak o zaman ne şiş yansın ne de kebap...
Van en iyisini, benim
desteklediğimi hak ediyor, kesin şu veya bu kazanacak gibi tek taraflı ve
iddialı cümleleri çok doğru bulmuyorum ama bildiğim bir şey varsa o da söz
konusu seçim yerel seçimlerse önce partilerin ve sonra siyasetçilerin iddialı
ve vizyoner olmalarını açıkçası önce umut etmek en azından hakkımız olmalı.
Büyükşehir Adayları
tamam gibi, diğer belediyeler için herkese aday toto için bol
şans...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder