11 Ekim 2011 Salı

19 Mayıslar ve Gençlik

Her 19 Mayıs, ilk olarak tarih derslerimizden aklımızda kalan, Samsun limanına yanaşan bir vapurdan Anadolu’ya atılan ilk adımdır bizim için.  Ardından dersleri kırmanın sonlanmasının verdiği liseli hüznünü bastırmak için müziğin coşkusuna kapılarak haftalarca ezberlenen ritmik hareketlerle stadyum dolusu kalabalıkları coşturmaya çabalamaktır.

Birçok vatandaşa 19 Mayıs nedir diye soruduğunuzda alacağınız cevap çoğunlukla ‘gençlerin eğlencesidir’ şeklinde olacaktır. Sokak röportajlarında sorulan sorulara verilen alakasız ve çeşidi bol cevaplar gibi masum ve ülkemizin sinesinden yükselen samimi bir cevaptır bu aslında.

Genç kadınlar ve erkekler
Her şey bir yana genci bu kadar bol bir ülkede yönetici olmak da zor zanaattır. Bir bakarsınız gençlik 68 ruhuna bürünüp, yumurta savaşlarıyla,  yanıp tutuşur. Bir de bakarsınız ki aynı gençlik cemaat disiplini içinde her daim itidalli bir halde örnek teşkil edip durur.  Kimisi taşkın, kimisi sessiz ama çoğunluğu bu ikisinin arasında nereye gideceğine dair şüphelerle dolu, orta yolcu bir halde koşturup durmakta.

Gençlik dünyanın her tarafında cıvıl cıvıl bir duyguyu sembolize ederken bu devasa demografik grubun tatmini zorlaşmakta, beklentilerde bir o kadar artıp durmaktadır. Gençlik, çocukluğun fantastik hayallerinden kurtulup, gerçekçi hayallerle tanışmanın da geçiş süreci olduğundan hayata dair hedefler koymanın da ilk dönemidir. Bu nedenle genç erkekleri ve kadınları, genel olarak erkek ve kadın kategorisi içinde görünmez olmaktan çıkarmak durumundayız.

Uzatılmış ergenlik ve dayanışma toplumu
100 yıl önce 15 yaşındaki genç, çocuk sahibi, iş güç sahibi ya da cephede asker, evde anne olan bir yetişkin sayılırken omuzlarında günümüze kıyasla kocaman bir yük vardı. Ama bugünün ortalama gençliği eğer üniversitede okuyorsa genellikle 30 yaşına yakın evlenerek 100 yıl önceki atalarından iki kat daha yaşlı olarak başlıyor sorumluluklarla dolu yeni hayata. Eğitimin giderek kitleselleşmesi ve süresinin uzaması, artan nüfus ve istihdam sorunu karşısında ortaya çıkan bu uzatılmış ergenlik süreci her kesimden gencin sırtına büyük bir yük yüklemekte.

Toplumumuzun hala dayanışma toplumu özelliklerini güçlü bir şekilde taşıyor olması, çocuklarımızı geleceğe hazırlamaktansa onlara bir gelecek hazırlama yanılgımızı hala kotarır bir vaziyette. Eski nesillerin erken yaşta çalışmaya başlaması, günümüze kıyasla geçmişteki tüketim kültürünün kıyaslanmayacak derecede zayıf olmasının tasarrufu veya yatırımı mecbur kılması bugün birçok gence reel ancak geçici bir aile sigortası olarak ulaşmış vaziyettedir.

Birçok olumlu gelişmeye genç nüfusun azınlığının imza atmasına karşın, bugün işsizlik, eğitimsizlik, şiddet ve madde bağımlılığı gibi toplumların yapılarını sekteye uğratan birçok olumsuz gelişmenin merkezinde de gençlik yer almaktadır. Gençlerin gelecek kaygılarındaki artış, fırsat eşitsizliği, mesleki eğitim noksanlığı gibi her türlü durum gençlik psikolojisi üzerinde negatif etkiler doğuran unsurlardır. Türkiye’nin genç nüfus yoğunluğu bir yanıyla demografik fırsat gibi gözükse de, bunun bir fırsat olup olmadığına karar vermek bu demografik kitlenin niteliğine ve katma değer yaratabilmesine bağlıdır.

Yeni Anayasa’da gençlik

Gençlerin sorunları ve beklentileri nelerdir sorusuna, kendi patriarkal düzenleri içindeki, 12 Eylül’ün post travmatik etkilerine maruz kalarak apolitikleşen jenerasyonlar karşısında cevval ancak parti büyükleri nazarında uslu evlat gibi durmaları beklenen siyasi parti gençlik organizasyonlarının beklentileriyle bakan karar vericilerin gençlik konusuna bütüncül gençlik politikaları geliştirerek dört elle sarılmaları gerekmektedir.

Gençliğin sorunlarını yazarak bitiremeyiz. Ülkeyi yönetenlerin gençlik sorunlarına karşı anayasal ve yapısal çözümlere daha fazla yönelmeleri gerekmektedir. Anayasa değişikliğinin tartışılacağı 12 Haziran sonrasındaki yasama döneminde “Gençlik ve Spor” başlığı altındaki gençlik ve spor kısmını ayırarak, gençliği kötü alışkanlardan ve cehaletten korumak gibi koruyucu atıflar ve ideolojik bir tanımlama yerine gençleri geleceğe hazırlamak, mesleki eğitimi özendirmek, her gencin resmi dilin yanı sıra ana dilini de öğrenme talebini görmezden gelmeyerek en az bir yabancı dil bilmesini sağlamak, gençleri bilişim teknolojilerinden mahrum bırakmamak, gençlik organizasyonlarının çatı kuruluşu olacak bir ‘ulusal gençlik konseyinin’ kurulmasına anayasal statü kazandırılarak gençliğin katılımının arttırılması ve kendi sorunlarına çözümler geliştirmelerini sağlamak gibi konu başlıklarıyla çağa ve gençlik beklentilerine uygun bir hale taşınmasının vs.. vakti gelmiştir. Bunu yaparken de şayet yeni bir anayasa yapılacaksa sembolik olarak yeni anayasanın 19. maddesinin ‘Gençlik’ başlığında olması da fena olmayacaktır.

Can Ozan Tuncer

http://www.radikalgenc.com/politika/19-mayislar-ve-genclik-2

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder