Kaç destan eskitirsin sen,
Nice milletlere şahitlik eden
Dalgalarında ne gemiler eskittin,
Çevrene yüzyıllardır ne balıklar yedirdin..
Bu destan sana,ama
Sen bin destana bedelsin
Nice şairlere,
Nice ressamlara ilham verensin..
Urartular gelmiş,
Yerleşmişler seni görebilecekleri
Her yere..
Sensin bir medeniyete ışık tutan,
Batmasına şahitlik eden
Sensin hasretlerine hasret katan..
Ne vakit sana baksam,
Gözlerim mavi olur,
Düşlerim derya..
Martılar uçar üstünde,yüzyıllardır.
Nede güzel yakışır kıyılarında duran
Her ademoğlu yapısı,
Tanrının her yarattığı..
Dalgalarınla hiçbir okyanus yarışamaz
Kim ki yaşarsa seninle
Kimse sana göl diyemez
Seni bir kere izleyen
Bir daha izlemeden edemez....
Dağlardan bir başka görünürsün,
Dağlar ,senden bir başka..
Erekten kanatlanan turnalar
Ne güzel uçarlar üstünde
Sıra sıra süzülerek maviliğinden,
Geçerek Süphanın derinliğinden,
Göz yaşlarıyla ayrılırlar.
Enginliğinden...
Sodalı suyun bir başka
Yok tadı başka hiçbir suda
Yüzerken senin kollarında,
Erimek ne güzel baharında...
Çıkınca kollarından,beyaza bulanmak
Üstümdeki sen ile güneşte yanmak
Anlatamam apayrı bir fark,
Nasip olmaz herkese
Tanımak seni böylesine..
Baharda ayrı güzelsin,
Güz de ayrı..
Doyum olmaz seni seyre
Bir gün batımında,sahilde..
Nasıl batar sende güneş çoşkuyla,
Kıpkızıl bir top nasılda
Yakar geçer,
Gözleri büyüler semalarında..
Renklerden bir demet düşürürsün dağlarına,
Ne zaman aklıma yaşadığım gelse,
Güneşi batırırım düşlerimde,seninle...
Mehtabın farklıdır dalga sesleriyle,
Yakamoz düştüğü gecelerde,
Kokun burnuma değdiğinde
Ruhum seninle dolar
Doyumsuz seyrettiğim saatlerde...
Bu destan sana,
Üzerinde yakılan krallara,
Eskittiğin uygarlıklara,
Sende yaşamış tüm balıklara,
Senden balık çalan tüm martılara,
Üzerinden uçan tüm turnalara,
Sende kulaç atmış tüm insanlara,
Üzerinden geçen bulutlara,
Yaşattığın canavara,
Sana taş atan aşıklara,
Bu destan sana...
Sahillerinde nice aşıklar,
Elele dolaştı..
Tamara ağıtlarını,üzerinde haykırdı.
Çobanın kanı sularına karıştı,
Yüzyıllardır üstünden bu çığlıklar kalkmadı,
O günden beri sularından kaçmadı kızıllık..
Semaverler tüttü eteklerinde,
Piknikler yapıldı cümbür cemaat
Yada tek tük kenarlarında..
Kaç çocuğu ağlattın,
Toplarını kaçırarak..
Nelere şahit oldun,bir konuşsan
Bana dedelerimi anlatsan,
Muhakkak gelmişlerdir yanına ,
Almışsındır kollarına,
Bir konuşsan bana geçmişi anlatsan,
Çobanın çığlıklarını duyursan...
Var mıdır senin gibi, tarihte
Üstünden ezan sesleri duyulan,
Kilise çanları çalınan..
Suyunda abdest alınan,
Sahillerinde namaz kılınan..
Çocuk kutsanan,
Başka bir göl var mıdır,
Kendine böyle destanlar yazdıran..
Sana göl dedik mi kızarsın,
Denizsin,ulu deryasın
Kızdın mı okyanus gibi kabarırsın,
Ah bir konuşsan da bana hatıralarımı anlatsan..
Üzerinde ne martılar uçtu,
Gölgelerini bırakarak.
Rüzgarlar sende başladı,
Okyanuslarda kavuştu.
Şimşekler çaktı üstüne
Bana mısın demedin.
Dağların arasında,
Gözleri büyüledin,
Gönüllere işledin..
Denizlerden bu kadar uzak,
Denizimsin.
Üzerinde yüzen bir tren dolaşan,
Yükleyip koca vagonları üstüne,
Bir iskeleden diğerine koşuşan,
Van da başlayıp Tatvan da kavuşan
Seyrettiğimsin..
Sana yetmez bu kadar,
Senin her damlan bir destan..
Ben sensiz olamam,
Mavin siz dayanamam..
Semalarıma renk veren,
Ufuklarda güneşimle birleşen
Bu destan sanaydı,
Okyanus bakışlım,
Hakan duruşlum,
Bu destan sana........
COT - 2004
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder